✨ Ramazan yazıları, videoları, dersleri, etkinlikleri için Ramazan dosyamızı inceleyin.

Ramazan Dosyası
Tavsiyeler - İpuçları

“Hiçbir Şeyde Sebat Edemiyorum!”

Uzun süredir içerisinde bulunduğumuz pandemi süreci sebebiyle evlerimizde daha fazla vakit geçirmek zorunda kaldık. Zorunlu haller haricinde her şeyi evden yapmaya çalışıyoruz. Derslerimiz, okullarımız, toplantılarımız, konferanslarımız, hatta özel günler bile “online” artık. Mümkün olan durumlarda çalışma hayatının bile evden “online” olduğu bu sürecin, beraberinde bir bıkkınlık getirdiği de aşikar. Hareketsizlik sonucu gevşeyen nefsimiz, farklı konulardaki amellerimizde gevşeklik yapmamıza, hatta birçok güzel amelimizi bırakmaya bile sebebiyet verir hale geldi.

Aynı zamanda tembellik ya da amellerimizde sebat edememe, pandemi olmasa da karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri. Bir heyecanla yeni bir amele başlıyoruz, ilk zamanların verdiği heyecanla fazla fazla amel yapıyor, bir yol alıyoruz. Fakat itidalli olmadığımızda hayatın içerisinde her zaman aynı tempo ile bir ameli devam ettirmek mümkün olamayabiliyor. Bunun sonucunda elimizde tamamlanamamış hedefler ve beraberinde gelen motivasyon eksikliği kalıyor.

Peki tabiri caizse tembelliğe ve gevşekliğe sebebiyet veren bu bıkkınlık ve yorgunluktan nasıl kurtulabiliriz? Amellerimizde nasıl sebat edebiliriz?

Her şeyin başı niyet!

Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem diyor ki: “Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Rasulü için hicret ederse, hicreti Allah ve Rasulü’nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeyedir.” (Müslim, İmâre, 155; B1 Buhârî, Bedü”l”vahy, 1)

Güzel niyetlerle başlayan küçük işler, Allah’ın izniyle büyük ecirlere kapı açar. Ama kötü niyetle, Allah’ın rızasından başka bir niyet ile başlanan işlerin, zahiren ne kadar büyük olsalar da rabbimizin katında birkaç geçici dünyalık haricinde hiçbir karşılıkları olmayabilir. Bu sebeple hangi işe başlarsak başlayalım niyetimizi sorgulayarak başlayalım. Şeytan bize amelimizin küçüklüğü ile yaklaşmaya çalıştığında, biz de niyetimizin büyüklüğünü hatırlayalım. Peki güzel niyetlerle de başlasak bile bir iş zahiren sonuçsuz ya da başarısız olabilir mi? Elbette. Ama rabbimiz bize işlerin sonucuna göre değil, niyet ve çabamıza göre karşılık verecek. Nuh aleyhisselam 950 sene boyunca sadece niyetiyle ve çokça amel ile gayret etti. Sonucu zahiren büyük gözükmese de rabbimizin katında karşılığı büyük oldu.

Kendini kimseyle kıyaslama, sadece kendinle yarış

İnsanın kendisini başkalarıyla kıyaslaması her ne kadar birçok yönden olumsuz olsa da çok fıtri bir durum. Fakat yaşadığımız çağda, bu konuda sahip olduğumuz en büyük dezavantajlardan biri sosyal medyanın kendimizi her an başkalarıyla kıyaslamamıza sebep olması. Ne kadar güzel şeyler yaparsak yapalım, her zaman daha iyisini yapan vardı. Ama bu çağ kadar ulaşılabilir ve göz önünde değildi. Güzel niyetlerle yaptığımız amel ne kadar iyi ve faydalı olursa olsun, sosyal medya sebebiyle her zaman gözümüze küçük gelebiliyor. Şeytan da bu fırsatı kaçırmıyor ve diyor ki “Bak insanlar neler neler yapıyor, bunların yanında senin yaptığın nedir ki?” Herkesin şartları ve koşulları farklı. Rabbimiz ahirette bizi, sadece bize verdiği kabiliyetler çerçevesinde sorguya çekecek. Bize “falanca neler yaptı sen ne yaptın?” değil, “Sana verilen imkanlarla ne yaptın?” denilecek. Bu sebeple yaptığın hiçbir iyiliği küçümseme ve kendini kimseyle kıyaslama, sadece kendinle yarış.

Amelin büyüklüğüne değil devamlılığına bak

Bir amel yapmak istiyoruz diyelim ve bunun için çok heyecanlıyız. Maalesef yaptığımız hatalardan biri, ilk zamanlar bu amele çok büyük vakitler ayırmak, daha sonrasında da bunu o şekilde devam ettiremediğimizde tamamen terk etmek. Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem başka bir hadisinde buyuruyor ki: “Allah’ın en sevdiği amel, az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhârî, İmân 32; Müslim, Misâfirîn 221) Hangi amele başlarsak başlayalım itidalli olmalıyız. Diyelim ki kitap okuma konusunda sıkıntı çekiyoruz, düzenli okumalar yapamıyoruz. Her gün 15 dakika ile başlayalım (ya da kendi vaktimiz çerçevesinde ayırabileceğimiz en az zaman ne ise). Aradan bir ay geçtiğinde bunu durumumuza göre yarım saate çıkaralım.

Bu sadece kitap okuma için değil, dil öğrenmekten yeni bir hobiye, ders çalışmaktan Kuran okumaya kadar yapmak istediğimiz dünyevi ya da uhrevi her işte geçerli bir unsur. Aradan 6 ay geçtiğinde emin olun çok güzel yol almış olacağız. Rabbimiz ayetinde diyor ki “Kuşkusuz bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez.” (Rad, 11) Biz kendi durumumuzu değiştirdiğimizde rabbimiz mutlaka çok daha güzel kapılar açacak, amelimizi bize kolaylaştıracaktır.

Güne erken başla

İbni Ömer (radiyallahuanhuma) rivayet ediyor. Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem buyurdular ki: “Allah’ım, sabahın erken saatlerini ümmetime bereketli kıl.” (Camiussağir – 1457) Sabahın erken saatlerinde bir işi yaparken aklına peygamberimizin duasını getir ve yaptığın işe peygamberimizin duasının etki edeceğini hatırlayarak, kendini motive et. Normalde çok uyuyan biriysek elbette birden sabah namazından sonra uyumamak zordur. Önceki maddelerde bahsettiğimiz gibi küçük adımlarla başlayabilirsin. Belki haftanın 1 günü, daha sonra 2, 3, 4… Ya da normalde uyandığın saatten sadece yarım saat-bir saat önce kalkmaya başlayarak belli aralıklarla bunu arttırabilirsin.

Uzun emeller, hem günümüze hem de geleceğimize zarar verir

İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir gün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hatta istinad eden bir kısım küçük çizgiler attı. Bu çizdiklerini şöyle açıkladı: Şu çizgi insandır. Şu onu saran kare çizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de musibetlerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değemese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer.” (Buhari, Rikak 3; Tirmizi, Kıyamet 23, (2456); İbnu Mace, Zühd 27, (4231).

Bu dünya hiçbir zaman tüm isteklerimizin gerçekleştiği bir yer olmayacak. Her zaman eksiklikler, kusurlar, başarısızlıklar olacak. Çok uzun emeller düşünerek bugünümüzü değerlendiremeden geçirmek, gelecekte hedeflediğimiz şeylere de ulaşamamamıza sebep olur. Peki ne yapalım? Cevabı İbni Ömer radiyallahuanhuma veriyor: Akşama erişince sabahı gözleme, sabaha erişince de akşamı bekleme.

Duayı asla unutma!

Rabbimizin yardımı olmadan hiçbir şeyi başarmamız mümkün değildir. Hadiste buyurulduğu gibi tüm dünya bir araya gelse rabbimizin yazdığından başkasını bize veremezler. Yine dünya bir araya gelse, rabbimizin bizim için yazdığını bizden alamazlar. Bu sebeple her şeyin hazinelerinin sahibi olan rabbimizden yardım istemeyi unutmadan amel işleyeceğiz. Başardığımızda şükürle, başarı sürecimizde sabırla, baştan sona kadar ise duayla ona sığınacağız. Her şey ancak O’nun yardımı iledir.

Peki ne zamana kadar?

Bahsettiğimiz her bir madde belli bir mücadele ve irade isteyen hususlar. Peki ne zamana kadar bunları yapacağız? Ne zamana kadar çabalayacağız?

“Ve ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr, 99)

“…Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir…” (Tevbe, 105)

“Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar, ne de haksızlığa uğrayacağından.” (Cin, 13)

Dünya nazarında başarısız gibi gözüksek de, bulunduğumuz çağ ve çevre bize her zaman yetersiz, başarısız olduğumuzu söylese de, şeytan yaptıklarımızın anlamsız olduğunu bize fısıldasa da biz amellerimize devam edeceğiz. Çünkü yaptıklarımızın karşılığını bize ne çevremiz, ne bulunduğumuz çağın insanları ne de şeytan verecek. Sadece rabbimizden karşılığını alacağımız amellerimizi yaparken, sadece rabbimiz katında o amellerin değerini düşünerek yaptığımızda, inşaAllah umutlanmak, gayret etmek daha kolay olacaktır.

Hamd alemlerin rabbi olan Allah’adır. O her şeyin en iyisini bilen ve ilmiyle her şeyi kuşatandır.

Benze Yazılar

9 Yorum

  1. Selamın Aleyküm. Şunu içimden gelerek söylüyorum, öylesine faydalı, öylesine paylaştıklarınıza sadıksınız ki, hem insanın özüne hitap ediyor, hem ilham veriyor hem de “Allah’ın en sevdiği amel, az da olsa devamlı olanıdır.” kalıbına binaen sürekli aktifsiniz maşallah. Yazılarınızı okuyup da ibret almak bir yana, yazmak için değil hissetmek için yazdığınız besbelli. Nice gönül kaleleri feth etmeniz dileğiyle. Allah sıratı müstakimden ayırmasın 🙂

  2. selamün aleyküm, bu konuda o kadar kendimle boğuşuyordum ki, adeta sadra su serper nitelikte bir yazı olmuş. bu siteyi ne zaman açsam beni bir şekilde kendime getiriyor. Allah emeği geçen herkesten razı olsun. rabbim ihlasımızı ve ihlasınızı artırsın.

  3. Allah razı olsun kardeşlerim. Ne zaman ayağıma çelme takılsa, düşsem buraya geliyorum kalkabilmek için..ve yine öyle bir dönem dua eder dua beklerim. Rabbim ömrünüze işlerinize bereket ihsan eylesin. Amin

  4. Allah razı olsun. Yıllardır sizi takip ederim o kadar faydalı ve güzel paylaşımlar yapıyorsunuz ki ne büyük sadaka-i cariye. Rabbim sizden razı olsun. Çalışmalarınıza bereket versin

  5. Bu süreçte illaki bu hale giriftar oluyor insan.. İster başlarında ister şimdilerde.. Ama vazifelerimizi az da olsa sürekli yapmaya çabalamak, o gayrette olmak.. Belki de Rabbimizin rızası oradadır. Dünyayı kurtaramayız belki ama, bu hakikatları nefsimize dinletebilsek bile sadece, yeter..

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu