-Asr Suresi’nin kısa özeti-
Sizinle paylaşmak istediğim, Asr Suresini genel anlamıyla anlamamıza yardımcı olabilecek bir betimleme.
Şimdi, boğulduğunuzu hayal edin. Ve baygın olduğunuzu. Boğuluyorsunuz ve baygınsınız.
Çok zamanınız var mıdır?
Boğuluyor, ve baygınsanız çok zamanınız var mıdır? Yoktur.
Yani zamanınız azalıyor. Arapçada biten zamana ASR denir. Sonu olan, biten,azalan zamana, el-asr dernir.
Günün sonunda, gün biterken asr namazını vakti(ikindi namazı).
Asr asiyr(عصير) kelimesinden gelir; sıkılınca çıkan su/öz, zamanın sıkılmışçasına akması, elinizden gitmesi
Mesela asera sevbe(عصر الثوْب) ıslak bir kumaşı(elbiseyi) sıkıp suyu akıtmak demek. Asara kelimesinin kullanımları böyle.
O zaman; boğuluyorsunuz, baygınsınız ve zamanınız bitiyor. Böyle bir durumda olsanız hayatta kalabilmek için yapacağınız ilk şey ne olurdu?
Uyanmak! Yapmanız gereken ilk şey bu.
Eğer kurtulmayı umuyorsanız, orada öylece baygın bir şekilde kalamazsınız, bu sonunuz olur, ilk koşul; uyanmanız lazım.
Eğer o anda en muhteşem rüyayı bile görüyor olsanız. Rüyanızda çok başarili birisiniz…
Hani araba reklamlarında olduğu gibi bir tarafında tepelerden geçen bir yol diğer tarafında bir nehir akıyor, yolda üstü açık ferrarinizle gidiyorsunuz, hayattan zevk alıyorsunuz…
Ama sonra uyandığınızda ne fark ediyorsunuz? Boğuluyorsunuz. Suyun altındasınız.
Yani ilk şart, uyanacaksınız.
Uyandığınızda ise, “Ohh, bu ne kadar pis bir gerçek, oysa çok da güzel bir rüya görüyordum, geri uyumalıyım.” dersiniz.
Bunu yaparsanız nasıl bir insansınız demek? Çılgının teki, veya gerçeği kabullenmeye cesaret edemeyen biri.
Gerçeğin çok zor olduğunu düşündükleri için, uyanmışken geri uyudular.
Eğer bu kişi boğulursa kendisinden başka birisini suçlamaya hakkı var mı?
Uyanmışken geri uyuyan, hani hiç uyanmamış olsa neyse.
Uyanmışken “Bu hiç de iyi değil” deyip tekrar uyuyan, kendisinden başka suçlayacak kimsesi yok.
Tamam hadi uyandı, off ne berbat bir durumdayım dedi. Şimdi ne yapabilir?
Yüzmeli, yüzmeyi bilmiyorsa bile kendisini yukarı çekebilecek her türlü hareketi yapar, vücudundaki her kası kullanır.
Kendisini yukarı kaldıracak hareketleri fark edince sadece onları yapar ve aşağı çekecek hareketleri yapmaz.
Birincisi uyanacaksınız, sonra yüzeceksiniz, sizi yüzeye kaldırabilecek bir şeyler yapacaksınız.
Sonunda yüzeye çıktığınızda nefes almaya çalışırken, hemen geri aşağı çekildiniz.
Bir bakıyorsunuz, inanamayacaksınız, kuzeniniz ayağinızdan size zincirli. Ve bu yüzden aşağı çekildiniz, yine boğuluyorsunuz, uyuyan kuzeniniz yüzünden.
Peki şimdi ne yapacaksınız, onu uyandırmalısınız.
Onu kendisi için uyandırıyorsunuz. Aslında belki onun için bile değil, belki kuzeninizi sevmiyorsunuzdur bile
Ama olay şu ki onu uyandırmalısınız çünkü onu uyandıramazsan sen de boğulacaksın.
Ve uyandırıyorsunuz, “Heey! Çok güzel bir rüya görüyordum, ferrari sürüyordum, sense beni boşuna kaldırıyorsun, ben geri uyuyacağım. Banane.
Ona tamam her neyse, zaten seni sevmiyordum, ne halin varsa gör diyebilir misiniz?
Geri uykuya dalarsa, “Hayır, uyan, gitmeliyiz! Hadi!” derdisiniz, “Vazgeçemezsin, gerçeği inkar edemezsin” Ve onu uyandırana kadar uğraşırsın.
Ve sonunda uyandırdınız; Tamam ne yapacağız?” dedi. Birlikte yüzelim.
Yüzeye çıkıyorsunuz, ve bu sefer ikiniz de büyükanneniz,halanız,teyzeniz, komşunuz, oğlunuz, kızınız… yüzünden aşağı çekiliyorsunuz.
Ve süreç devam ediyor. Bu insanların hayatta kalmalarını sağlayan 4 bölümlük bir süreç var; önce uyanılmalı, sonra yüzmeye çalışılmalı, sonra da bağlı oldukları diğer insanlara bu gerçeği anlatmalılar, “Gerçek bu, hadi gidiyoruz, gidiyoruz”
Ve yorulsalar bile, veya sonunda birisi, “Off! Aynı şeyi tekrar tekrar yapıyoruz, ve daha fazla yapabileceğimi sanmıyorum.” dese bile
Ve diğeri “Hayır, hep birlikte hayatta kalacağız, yapmalısın. Hadi, gidiyoruz, gidiyoruz, devam et!”
Şu filmleri bilirsiniz, birilerinden kaçarlar, bir tanesi “Devam edemeyeceğim” der, diğeri de “Hayır, bunu yapabiliriz, devam et, devam et!”
Ve koşar, koşamayacağını düşünse bile. Birlikte uğraşırlar, çünkü kurtuluşları birbirlerine bağlıdır.
Allah surenin sonunda ne diyor? 1 Wal’asr = Zaman tükeniyor
2. İnn’al insana lafee khusrin = insanlar hüsrandadır.
İlla llathene amanoo = İnananlar hariç. Neye inananlar? Allah “Allaha, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe…” dememiş, oysa bunların hepsi sayılmalı.
Bu surenin bağlamında, insanların inanması gereken ilk şey ne? Hüsranda oldukları. Boğuluyor oldukları.
Eğer buna inanırlarsa, imanlarını sağlamlaştırırlarsa, zaten yüzerler, kendilerini yukarı kaldıracak hareketler yapacaklar.
Allah bunu nasıl anlatıyor; İyi şeyler yapanlar. Durumu düzeltmek için birşeyler yapanlar.
Burada salihat kelimesi bir sıfat, ve asıl manası birşeyleri düzelten..
yani durumu düzeltecek şeyler yapmak; yüzmek gibi.
Ama diğer insanlara bağlı oldukları için başka ne yapmaları gerek? Birbirlerine hakkı söylemeli.
Doğruyu söyleseler bile, onu uyandırmadılar. Tekrar tekrar.
Gerçek bu demeliler, tekrar tekrar. Çünkü onları geçici bir zaman için; 20,30,40 dakika, hutbe süresince, uyandırsanız bile, sonra geri uykuya dalarlar.
Yine boğulmaya başlarlar. Sen onları uyandırırsın, sonra tekrar uyurlar, sonra tekrar uyandırırsın. Bu hakkı söylemek.
Artık bunu yapmaktan yorulabilirsin, tahammülün bitebilir. Bu yüzden Allah “…ve sabrı tavsiye edenler”i ekliyor.
Sabr; kararlılık, sebat, azim, sabır demek. “Bunu yapmaya devam etmelisin, çünkü kurtuluşun buna bağlı”
Sonunda bunların hepsini yapar ama sabretmezsen, ve bırakırsan boğulursun.
Yani, imanın olsa, iyi ameller işlesen, hakkı söylesen ama sabr’ın yoksa yine boğuluyorsun. Yani hayatta kalmak için bütün 4 koşulu yerine getirmelisin.
Hepsi gerekli, kritik, o yüzden aralarında “ve” var.
Hepsinin arasındaki mantıki bağı görebiliyorsunuz değil mi? Hepsi bu surede çok açık bir şekilde ifade edilmekte…
Nouman Ali Khan
Selamun Aleykum Kardeşler,
Bu videoda arkada yapılan resmi paylaşabilir misiniz? Buna gerçekten ihtiyacım var. Allah razı olsun.
…gençlik hayatın belli bir cağı değildir. insan kendine olan güveni derecesinde genç, şüpheleri derecesinde yaşlıdır. cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. ümitleri derecesinde genç, vazgeçişleri derecesinde yaşlıdır. hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. insanları ihtiyarlatan ideallerinin gömülmesi, hedeflerinin tükenmesidir. yıllar cildi buruşturabilir. fakat heyecanların, ideallerin teslim edilmesi ruhu buruşturur. insanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki hedeflerine götüren yolu yürümedikçe yaşlanırlar. insan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır. çoğu insan 22’sinde ölür, 77’sinde gömülür. güzellikleri görme yeteneğini kaybetmeyenler asla yaşlanmazlar.
“genç olmazsam cennete giremem!” derdi karşılaştığım güzel bir müslüman genç. şimdi daha iyi anladım ne anlatmaya çalıştığını: her vazgeçiş Allah için, her amel yalnız O’nun rızası için olmalı…. genç müslümanlar blogu da bana yukarda anlatılan doğrultuda her daim genç kalan müslümanları ifade ediyor… Selam olsun o gençlere!
.