Siz ve ben, Allah’ın önünde her durduğumuzda; bu Allah’a ibadet ettiğimizi göstermekle kalmıyor. Sadece tek bir ilah olduğuna inanmamızdan ibaret de değil. Bu, ayrıca Allah’tan başkasından korkmadığımızı kabul etmemizdir. Allah’tan başkasının önünde eğilmediğimizi gösterir. Allah dışında kimseye karşı aciz olmadığımızın kabulüdür. Her namaz bunun bir hatırlatıcısıdır. Kalbimizde Allah’tan başkasına karşı korku aşılayan hiçbir politik, medyatik, önyargısal veya toplumsal (işlenen suçlar) sebep olamaz. Bunlar namaza her duruşumuzda kabul ettiklerimizdir.
” فَلاَ تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ” (Ali İmran, 3/175)
“وَلاَ يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ” (Ali İmran, 3/176)
Allah’ın yapacakları bitmedi. Diyor ki; Küfürde yarışanlar, küfrü yaymak için çaba harcayanlar, İslam’ı yok etmek için gayret gösterenler, İnananları inançsızlara çevirmek için çabalayanlar, Yeryüzünde küfrü, inançsızlığı, Allah’ı yok saymayı yaygınlaştırmak isteyenler, Onlar çok fazla çabalarlar. Çokça paraları ve kaynakları vardır, kullanacakları araçlar çoktur. Bu çabaların seni asla üzmesine müsaade etme.
“لاَ يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ”
Bu, Kur’an’ın ilkesidir. Bizler bu ilkeyi unuttuk.
“Üstad Numan, bu sitede ne yaptıklarını gördün mü? Yaptıkları şu videoyu biliyor musun? CNN’de Fox’ta ne söylediklerinden haberin var mı?”
Neden sadece “لاَ يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ” demiyorsun?
Çabaları, yarışları, propagandaları seni üzmesin/endişelendirmesin.
“إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُواْ إِثْمًا” (Ali İmran, 3/178)
“إِنَّهُمْ لَن يَضُرُّواْ اللّهَ شَيْئاً” (Ali İmran, 3/176)
Bu kısmı seviyorum.
“إِنَّهُمْ لَن يَضُرُّواْ اللّهَ شَيْئاً”
“Onlar, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremezler.”
Bu ifadeye beni şaşkına uğratıyor.
Allah diyor ki; Onların yarışları, planları, komploları, propagandası seni üzmesin/endişelendirmesin. Kime asla zarar veremezler? Allah’a hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah’a zarar vermelerinden değil aslında bana zarar vermelerinden endişeleniyordum. O yüzden Allah, “Endişelenme, sana zarar veremezler.” der sanıyordum. Ama Allah onun yerine ne diyor? “Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremezler.” Neden peki? Çünkü biz, Allah’ın himayesindeyiz. Allah bizim kalkanımız (güvencemiz) gibidir. Kalkana hiçbir zarar veremezler. Güvendesin, çünkü Allah’lasın. Allah ile birliktesin, ve Allah’a zarar veremezler. O yüzden endişelenecek hiçbir şey yok.
“إِنَّهُمْ لَن يَضُرُّواْ اللّهَ شَيْئاً”
Peki Allah neden onlara bu fırsatı veriyor (komplolarına, propagandalarına izin veriyor) ve inananları gittikçe zor durumda bırakıyor?
“يُرِيدُ اللّهُ أَلاَّ يَجْعَلَ لَهُمْ حَظًّا فِي الآخِرَةِ”
“Allah, onlara ahirette hiç bir pay vermemek istiyor.”
Biraz bile. Yani; kötü insanlar var, daha da fazla kötülük yapmak, zarar vermek, adaletsizliğe devam etmek ve baskı kurmak istiyorlar. Allah onlara çukurunuzu daha derin kazın,
İçinizde kalan en ufak bir iyiliği bile hak etmiyorsunuz diyor (bir nevi). Yapın kötülüklerinizi. Neden insanlar bu kadar kötü? Çünkü Allah’ın onlara cezası onlara müsaade etmesidir.”Öyle mi yapmak istiyorsun, yap hadi.”
“وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ”
“Onlar için büyük azap vardır.”
Onlardan korkmaktan ziyade, Kur’an onlara acımamızı sağlıyor. Kendi çukurlarını kazıyorlar.
“إِنَّ الَّذِينَ اشْتَرَوُاْ الْكُفْرَ بِالإِيمَانِ”
Burayı iyi dinleyin. Daha sonra dikkatini bizim içimizde olan bir gruba çeviriyor.
İman karşılığında küfrü satın alanlar var. Düşmanların baskısı altında olup “İslam bana çok ağır geliyor, dayanamam. İnsanların bana bakışına, bana karşı düşüncelerine dayanamam. Bunların hepsini satıp küfür içinde olan diğer herkes gibi olmayı tercih ederim. Böylece uyum sağlamış olurum.” diyenler var.
Allah bunlar hakkında diyor ki; “لَن يَضُرُّواْ اللّهَ شَيْئًا”
Ne düşünüyorsunuz, Allah’a zarar verebilirler mi?
Allah’a hiçbir zarar veremezler.
“وَلهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ”
“Onlar için elem/acı verici bir azap vardır.”
Bu, dinlerini satanlaradır. Allah bizleri onlardan eylemesin.
“وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ خَيْرٌ لِّأَنفُسِهِمْ”
“İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. ”
Asla yaptıklarının, mühletlerinden onlar için hayırlı olduğunu düşünmesinler.
Burada bir kıyas vereceğim ki, bu ayette ne olduğunu anlamamız kolaylaşsın.
Ne görse saldıran/ısıran çıldırmış bir köpeğiniz var diyelim. Başkaları “Neden onu bir iple bağlamıyorsun?!” derler. Allah’ın yaptığı tıpkı, onu binlerce metre uzunluğunda (gerçekten upuzun) bir iple bağlamak gibidir. Mesela köpek, 999 metre boyunca serbestçe dolaştığını düşünecektir. Öyle değil mi? Eğer sadece 1 metre tutarsanız ipi, hiç kıpırdayamayacaktır bile. Ama ip 1000 m olsa etrafta koşuşturur ve asla bir boğulma hissetmez. Ama Allah diyor ki; “Biz onlara mühlet veriyoruz ki; ” Onları serbest/başıboş bırakıyorum ki;
“Kötülük mü yapmak istiyorsun, küfür mü saçmak istiyorsun? Hadi. Daha fazla yap. İslam’a daha çok zarar vermeye çalış. Allah’ın peygamberine (sav) daha fazla iftira at. Kur’an’ın aleyhine daha çok çalış. Hadi, hadi.”
O köpek tam bir hızla koşarken 1000 m’ye ulaşınca ne olacaktır? Boğulur, değil mi? Ki o boğulma, tam hızla koşarken 1 metrelik ipe göre daha sert olacaktır.
Allah’ın onlara planı budur. Bırak kazsınlar çukurlarını. Bırak kendilerini boğsunlar.
“إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُواْ إِثْمًا”
“Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz.”
“…وَلَهْمُ عَذَابٌ مُّهِي”
Allah diyor ki; “Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.”
Peki Allah neden “alçaltıcı” dedi? Allah genelde “büyük bir azap”, “elem verici bir azap” der, burada neden “alçaltıcı” diyor? Neden? Çünkü onlar Allah’ın dinini alçaltmaya çalıştılar. Bunun cezası da ancak onların alçaltıcı bir azap görmeleridir. Daha sonra Allah dikkatini sizlere ve bana yönlendiriyor.
Ve diyor ki; “مَّا كَانَ اللّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ”
“Allah, mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir.”
Allah, imanımız var dedikten sonra sizi öylece bırakmayacak.
“حَتَّىَ يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ”
“İçinizdeki pisi temizden ayırıncaya kadar”
Bazılarınız kalbinde kir bulunuyor. Korku, baskı ve kalıplaşmış yargılarla karşılaştıklarında, Bazılarınız imanını terk edecek ve kalbindeki kir içindeki iyilikleri kaplayacak. Allah, sizleri ve beni korkunç ve zor durumlarda bırakacak ki; ümmetin içinden “pis” olanlar ayrılsın ve çıkarılsın. Allah hiçbirimizi onlardan eylemesin.
“وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى الْغَيْبِ”
“Allah, size gaybı bildirecek de değildir.”
İnsanlar şeyhlere, imamlara, alimlere gelip diyorlar ki; “Ne düşünüyorsunuz, bu fitne ne zaman bitecek? Ne zaman daha iyiye gitmeye başlayacağız?” “Allah, size gaybı bildirecek de değildir.” “3 yıl bekle, bak, her şey daha iyi olacak.” demeyeceğim. Hayır, hayır. Bu açıkçası benim kiliselerde duyduğum bir şey.
Bazen ne yaptıklarını görmek için kiliseye giderim. Gittiğim olur. Nasıl davet ettiklerini görmek istiyorum sadece. Nasıl oluyor da yüz binlerce insanı bir stadyuma toplayıp vaaz verebiliyorlar? Bu yüzden dinlemeye gittim, şöylelerdi;
“Bu yıl, sizin için çok muhteşem olacak. Efendiler sizin için her şeyle ilgilenecekler. Terfi alacaksın, boşanma davanız açılacak, bu yıl senin için çok iyi olacak. Çünkü efendi söz veriyor.”
Bu yılın çok güzel olacağına hangi efendi söz veriyor? Bu İslam’da yoktur. Bu yıl daha mı iyi olacak, fitne ne zaman bitecek, her şey ne zaman daha iyi olacak vs..
Allah bizlere net bir şekilde açıklıyor, o yüzden öyle sorular sormayız bile. Allah gaybda, görünmeyende ne olacağını bize söylemek istemiyor. Ve de ümmetin geleceği gayba aittir.
“وَلَكِنَّ اللّهَ يَجْتَبِي مِن رُّسُلِهِ مَن يَشَاء”
“Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir).”
Yani, Allah bir peygamberini seçer ve bilmesi gerekenleri ona söyler.
Allah’ın söylediklerine odaklanın, söylemediklerine değil.
Allah’ın size vermediği şeyleri saplantıya dönüştürmeyin.
Eğer sizin için bir değeri olmuş olsaydı Allah onu size verirdi.
Bu yüzden gereksiz detayları saplantıya dönüştürmeyin.
“فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرُسُلِهِ وَإِن تُؤْمِنُواْ وَتَتَّقُواْ فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ”
“O hâlde, Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır.”
Daha ne istiyorsunuz? En zor zamanlarda sadece iman edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah ihtiyacımız olan şeylerin bir tek bu ikisi olduğunu söylüyor. Diğer her şey kendiliğinden hallolacaktır. Sorunlara odaklanmayın.
Sonunda sizlere ve bana bir tavsiye veriyor. Bu paylaşacağım son şey, söz veriyorum.
“وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَبْخَلُونَ بِمَا آتَاهُمُ اللّهُ”
“Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler,
“مِن فَضْلِهِ ,Lütfundan verdiği” Kendileri kazanmadılar, Allah lütfundan verdi.
“هُوَ خَيْرًا لَّهُمْ” “Bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar.”
Artık gençlerin, Allah’ın kendilerine verdiği boş zamanlarından feda etmeleri gerekiyor. Boş zamanlarını artık 8 saat bilgisayar oyunu oynayarak geçiremezler. Bir sonraki dizileri izlemek için zamanınız yok. Böyle bir zamanınız yok! Siz, Müslüman gençliksiniz! Allah sizlere boş zaman verdi. Yetenek, özgün anlayış verdi. Bu özgün/ince düşünceleri sadece sosyal medyada yapacağınız şakalarda kullanamazsınız. Daha üretken şekilde kullanmalısınız. Çünkü bu insanlar Allah’ın varlık, lüks, sağlık, yetenek ve fırsat verdiği insanlardır.
Allah bunları lutfettiğinde bunlarda cimri olup bir tek kendilerine saklayanlar hakkında ne diyor Allah?
“Sadece kendileri için kullanmanın onlar için iyi olduğunu mu düşünüyorlar?”
“بَلْ هُوَ شَرٌّ لَّهُمْ”
“O kendileri için bir şerdir.”
“سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُواْ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ”
“Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.”
Onları boğacaktır. Allah’ın size verdiği zamanı, nimeti, rızkı eğer doğru kullanmazsanız ahiret gününde sizleri boğacak. Allah bizleri onlardan kılmasın.
“وَلِلّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ”
“Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. ”
Burada neden miras geçiyor peki? Allah sizlere ve bana hatırlatıyor; her neye sahipsek, neyden tat alıyorsak, O sonsuza kadar bende kalmayacak.
Nihayetinde bir gün toprağın altında olacağım ve arabamı başkası sürüyor olacak. Toprağın altında olacağım ve başkası giyecek kıyafetlerimi. Bu arada, onlar da o kadar uzun kullanamayacaklar; onlar da toprağın altında olacaklar bir gün. Başka birisi yüz yıl yaşayacak o evde. Başka biri yiyecek arka bahçemdeki ağacın meyvesini. Benim kalmayacak. En sonunda da hepsi Allah’a geri dönecek. Hepsi Allah’ın. Çünkü herkes gitmiş olacak. Maddeci dünyanın düzenini anlayın. Hedeflerinizde ve arzularınızda maddeci/materyalistik olmayın. Büyük fitnenin bulunduğu bir zamanda, endişelenecek tek şey Allah’tan ne kazanacağımızdır. Bu dünya için çabalayın, başarın, elinizden gelenin en iyisini yapın. Ama hayatta yapmak istediğiniz tek şey bu olduğunda, sizi boğacaktır. Sizi boğacak, sizi mahvedecek. Dinimiz muhteşem bir şekilde ahirette istediklerimizi ve bu hayatta elde ettiklerimizi dengeliyor. Bu ikisini birleştiriyor. Biz sadece ahiretin veya sadece dünyanın insanları değiliz.
Bizler “رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ” insanlarıyız.
Allah “وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ” diyerek bitiriyor.
“Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
Bu, ümmete bir izahtır. “Sizin ne yaptığınızı biliyorum. Bir zarara uğradığınızda ne yaptığınızı biliyorum. Cennet adamı olup olmadığınızı biliyorum.”
Kendime ve sizlere samimi bir şekilde hatırlatayım; Kur’an yaşayan bir belgedir.
Yaşayan bir kitaptır. İlham verecek, güçlendirecek, bazen korkutacak, bazen de sizleri düzeltecek/ayar verecek. İlaç değildir. Modern felsefede din afyondur. Dine sadece daha iyi hissetmek için yönelirsiniz. Evet, Allah’ın kitabı kendiniz hakkında daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Ama bazen düzelmek için bir tokata ihtiyaç olabilir. Allah’ın kitabı bunu da verir. Size ihtiyacınız olanı verir.
Çünkü Allah sizin Rabbinizdir, Mevlanızdır. Mesajlarıyla sizin iyi hissetmenizi temin etmek zorunda değil.
Sizin, kalbinizin ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Bu sefer bu karışıklığın ortasında, Allah ümmete güçlenmelerini, cesaretlenmelerini söylüyor. Başka kimseden korkmayın, kendinizi Allah’a ispatlayın ve hiçbir çabanız boşa gitmeyecektir.
Allah azze ve celle bizleri cesur bir ümmet kılsın. Gençler kesinlikle imtihan olunacaklar.
Amerikalı bir genç olarak benim tecrübe edinmediğim şeyleri yaşayacaklar. Onların imtihanları benimkinden çok daha büyük olacak.
Allah azze ve celle onları bütün ümmet için güvenin ve imanlarının dirilişinin kaynağı kılsın. Tüm dünyadaki.. Amerikadaki Müslüman gençlik için çok dua ediyorum. Ki onlar, tüm ümmete nur saçan ışıklar olsunlar. Birçoğu da burada oturuyor. Dualarım sizinle. Size dua ediyorum, ve sizinle çok gurur duyuyorum.
Geçmişte hatalar yaptıysanız ne olmuş? Geçmişte yapabileceklerinizin farkına varamadıysanız ne olmuş? Sorun değil, hâlâ nefes alıyorsunuz. Bu, Allah’ın sizden hâlâ ümitvâr olduğunu gösterir. Eğer kayıp bir vaka olsaydın nefes almıyor olurdun. Allah’ın size hayat vermiş olması sizden bir şeyler bekliyor olduğunu gösterir.
Yeni bir gün, yeni bir başlangıç.
Allah’ın (azze ve celle) önünde kendimizi ispatlayalım ve O’na bu dünyaya getirebileceğimiz güzellikleri gösterelim.
Nouman Ali Khan
Çeviri: gencmuslumanlar.com
Selâmün aleykum sizden bi ricam.olacak..lütfen bu videonun yazılı hali gibi diğer videoların da yazılıs hallerini görmek istiyoruz.wifi si olmayanlar videoyu bazen acamayabiliyor videoların yazılış i olmasi. da bize dahafaydali oluyor..umarım bu isteğimizi göz. Önünde bulundurursunuz. .Selametle
Ve aleykum selam, inşallah bu şekilde yapmaya çalışacağız.