Şeyh Hasan Ali bu dersinde sünnette övülen ve tavsiye edilen zikirlerden bahsediyor ve şöyle diyor;
“Bazı insanlar altı haneli maaşlar için uğraşıyorlar. Bunu biliyoruz. Beş haneli altı haneli rakamlar, hatta yapabilirlerse biraz daha fazlası. Sonra yatırımlar, özel mülkler. Siz mesela daire için yatırım yapıyorsunuz, herkes biliyor, bir daireye yatırım yapıyorsunuz, sonra da o masrafını çıkarıyor, bir süre sonra da üstüne para kazanmaya başlıyorsunuz. Herkes yapmak istiyor bunu. Herkes bu parayı bir işe yatırmak istiyor vesaire. Yani ellerinizi kaldırmanızı falan sorsam bununla alakalı gelecekte elbet bir tür planınızın olduğunu söylerdiniz.
Şimdi, eğer birisi size gelip şunu dese iyi olmaz mıydı… Yani biliyoruz ki burada sonsuza kadar kalmayacağız. Ve sonraki hayatımız için de şipşak olacak bazı şeylere ihtiyacımız var. Şipşak şeyler derken şunu da bilmemiz lazım, Rasulullah (s.a.v) eğer bunu yaparsanız çok hızlıca ahiret için bazı şeyler kazanacaksınız diyor. Ve yapmanız gereken tek şey de bu basit davranışlara tutunman. Ve İnşallah biiznillah ahiret için hızlı ödüller kazanacaksınız. Bu konuşma da bununla alakalı. Sizlere birkaç hadis vereceğim ki bunlar size cennete ulaşmak için, ahiret için ve bize kıyamet gününde cennette Peygamber’in (s.a.v) yanında olmamız için, Allah’a (a.c) en yakın olabilmek için en büyük amelleri veren basit birkaç davranış sunacaklar. Bu konuşma bununla alakalı işte.”
Ama dinimizin bu zikirlerden ibaret olmadığını, bu zikirlerin sadece övülen ve yapılması tavsiye edilen ibadetler olduğunu ve hiçbir zaman farz olan sorumluluklarımızın önüne geçmemesi gerektiğiyle ilgili de şöyle ufak güzel bir hatırlatma yapıyor 🙂
“Ama bununla birlikte şunu da anlamanızı istiyorum ki lütfen, bu konuşmadakileri, yapacağınız tek şey olarak almayın. Tamam mı? Lütfen. Yine namazlarınızı kılmanız gerekiyor. Yine oruçlarınızı tutmanız gerekiyor. Size gelip hadisleri söyleyeceğim sonra da “Bunları söyle tamamdır Allah seni Cennet’ine alacak”, “Vay be, başka bir şey yapmama gerek yok ya” gibi bir konuşma olmayacak yani. Değil mi? “Sabah namazına kalkmam şunları bunları yapmam gerektiğini kim söylemiş, sadece bu ufak şeyleri yapacağım sonra tamam”. Hayır hayır hayır. Size verdiğim bu şeyler ikramiyeler. Yani şey gibiler, bir markete girdiğin zaman, bir şeyler alacaksınız, takviye gıda istiyorsunuz. Vücut falan geliştireceksiniz diyelim. Size ek gıdalar falan veriyorlar ve orada verdikleri toz var ya, kocaman olan hani gördünüz mü hiç boyutunu? Erkekler bilecektir o verdikleri şeyin boyutunu biliyorsunuz değil mi? Kaslarınızın o kadar büyük olacağını falan sanıyorsunuz hani. Aynen çok beklersiniz.
Her neyse. Sadece o şeyi satmaya çalışıyorlar ama neyse sen de alıyorsun, kullanıyorsun onu. Neden? Çünkü inanıyorsun ki o ek gıdaların her gün, günde üç kere falan alınca işe yarayacağını düşünüyorsun. Ama neden yapıyorsunuz bunu? Biliyorsunuz ki spor salonuna da gitmeniz gerekiyor beyler. Tüm hayatın boyunca kebapları tavukları o cipsileri götürüp midene o kadar yağı alıp sonra tüm o ek gıdaları almanın hiçbir faydası olmayacak biliyorsunuz.”