Hayat Hiç Adil Değil – Omar Suleiman
“Hayat hiç adil değil!”
Adalet nesnel midir öznel mi? Nesnel bir kavram mıdır yoksa öznel bir kavram mıdır? Bunun anlamını bilmeyenler için; buradaki herkes adaletin ne olduğuyla alakalı aynı fikirde olur muydu? Ortak noktayı bulabilir miydik bu konuda? İki kişi bile bir araya gelip, bir insan için hangi maaşın adil olacağı hakkında anlaşamıyor. Son derece öznel bir kavram bu, dolayısıyla da ele alınması oldukça zor bir konu. Ve bu adalet konusunu bir bütün olarak çalışınca da fark ettiğimiz şey şu ki, bu sadece öznel bir şey değil, aynı zamanda bir düşünce yapısı. Birçok insan için ise hak sahipliği düşüncesi. Yani “Hayat adil değil çünkü şunu elde edemedim, bunu elde edemedim. Hayatımda şu olmadı, bu olmadı”
Ve maalesef ki bu durum çoğu zaman bizim hayattaki önceliklerimiz ve aklımızdaki şeyler hakkında çok şey söylüyor bize. Çünkü genellikle inanç sorunlarını veya hayatın adil olmadığını, Afrika veya Suriye’deki çocuklar açlıktan öldüğü zaman falan düşünmüyorsun. Hayatın adil olmadığını tıp okuluna giremediğin zaman düşünüyorsun. Veya evlenmek istediğin kişiyle evlenemediğin zaman. O zaman Allah’ı ve hayatın adilliğini sorgulamaya başlıyorsun. Bu senin için dünyada olan diğer şeylerden daha büyük bir sorun oluyor. Sonra da sen bunalımda olduğun ve hayat sana adil olmadığı için tüm o diğer şeyleri kullanıyorsun ve yakınıyorsun. Yakınırken de öyle bir noktaya geliyorsun ki bazen direkt Yaratıcıyı, Allah’ı adil olmamakla suçlamaya başlıyorsun.
“Hayatın onlara adil olmamasıyla suçlayanlar aslında hayatın adil olmasını değil, hayatın onların lehine adaletsiz olmasını istiyorlar”
İmam İbn el-Kayyım rahimahullahu teala, çok etkileyici bir şey söylüyor. Diyor ki: “Allah’ı adalet sahibi olmamakla ve hayatın onlara adil olmamasıyla suçlayanlar aslında hayatın adil olmasını değil, hayatın onların lehine adaletsiz olmasını istiyorlar” Bunu okuduğum zaman, Subhanallah oldukça etkileyici geldi bana. Yani bu sözü doğrulamak için çok fazla da kanıta gerek yok. Mesela zengin olmak istiyorsun ve işler senin için iyi gittiği zaman hayatın adil olmamasından yakınmıyorsun. Evin, araban, işin, eğitimin, paran olduğu zaman hayatın adil olup olmaması pek fark etmiyor, çok kolay bir şekilde Kur’an’dan sabırla vesaire alakalı şeyleri alıntılayabiliyorsun ve başkaları için “Allah onların işini halledecektir, daha büyük hedeflere hizmet ediyor bu durum onlar için. Elhamdulillah. Elhamdulillah deyip şükretmeliyiz” diyebiliyorsun. Kendi çıkarına bir adaletsizlik olduğu zaman bir problem olmuyor. Sen kötü bir sonuca ulaştığını hissettiğin zaman sorun oluyor.
“Hayat hiç adil değil gibi gözükebilir, ama Allah kesinlikle adildir…”
Yani olay şu ki “Allah (s.v.t) sizi kolaylıkla ve zorlukla sınayacak, bu da sizin için imtihan olacak”. Yani evet, hayat adil değilmiş gibi gözükebilir ama Allah kesinlikle adil. Hayat adil olmayabilir. Yaratan ise hep adildir. Bu yüzden de Allah “Allah senin kaldırabileceğinden fazlasını sana yüklemez” diyor. Allah sana kaldırabileceğinden fazlasını vermiyor. Allah bir canlıya yapabileceğinden fazlasını yüklemiyor. Peygamber (s.a.v) yedi çocuğunun altısının cenazesini görmeyi kaldırabildi. Biz kaldıramayız. Biz kaldıramayız. Tamam mı? Allah sizi kendi durumunuza göre sınar ve sadece kaldırabileceğiniz kadarını yükler size.
Ve şunu da unutmayalım, bu dünyada yoksullukla, sağlıkla, maddiyatla alakalı çok büyük zorlukların üstesinden gelip harika şeyler başarmış olan insanlar var çünkü hayatın “adil” olmasını beklemiyorlardı onlar. Acı gerçek de şu ki hayat senin düşünce şeklini ayarlamanı, kendine olan güveninin artmasını beklemez. Sana geleceği zaman gelecektir senin de buna hazır olman ve düşünce şeklini rayına oturtman gerekiyor. Ne kadar “Benim anne babam şöyle, çevrem böyle, ülkemde durum şu, ekonomik olarak şuna şuna sahip olamadım” diye konuşarak zaman kaybedersen o kadar sıkıntıda kalırsın.