İslami Uyanışın Öncü Kadını: Şule Yüksel Şenler
ŞULE YÜKSEL ŞENLER KİMDİR?
Şule Yüksel Şenler, altı çocuklu ailenin üçüncü çocuğu olarak, 29 Mayıs 1938’de Kayseri’de dünyaya geldi. Babası Hasan Tahsin, annesi ise Mihriban Ümran Hanım’dır. Aslen Kıbrıslı olan ve küçük yaşlardayken ailesinin İstanbul’a göç ettiği Şenler, Koca Ragıp Paşa İlkokuluna giderken ailenin ekonomik durumu bozuldu. Annesi kalp krizi geçirip yatağa düşünce, öğrenimini ortaokul ikinci sınıfta bırak zorunda kaldı. Ailesinin maddi sıkıntıları sebebiyle Ermeni bir terzinin yanında çalışmaya başladı. Şenler’in bu tecrübesi, onun ileride kendi başörtüsü modelini tasarlamasına öncülük etti. Her ne kadar okul hayatı bitse de okuma hayatı hiç bitmeyen Şenler, küçük yaşlarından itibaren sürekli okurdu.
GENÇLİĞİ
Okuma aşkı bir süre sonra okuduklarını ve anladıklarını yazmaya dönüştü. Şenler 14 yaşında ilk öykülerini yazmaya başlar ve bu öykülerini Safa Önal’ın çıkardığı Yelpaze Dergisi’ne gönderir. Böylece ilk eserleri bu dergide çıkmaya başlamıştır. Asıl adı Yüksel olan Şenler, yazılarında isminin önüne Şule’yi ekleyerek erkek olmadığını vurgulamak istedi. Böylece yazı hayatında Şule Yüksel adıyla tanındı ve ünlendi.
Okuyan, sorgulayan, araştıran bir yapısı vardı. 21 yaşında gazetecilik yapmaya başladı. İlk köşe yazılarını Kadın gazetesinde “Duyuşlar” adı altında kaleme aldı.
Amansız bir hastalığa yakalanıp hastanede tedavi altına alınan ağabey Özer Şenler’in kendisine “Risale” okumasını tavsiye ettiği Şenler’in örtünme ve namaz kılmaya yönelimi başlamış oldu.
Şenler, 1965’te görüntüsüyle düşüncelerinin uymamaya başladığından hareketle tesettüre girdi. Ardından Mehmet Şevket Eygi’nin çıkardığı Yeni İstiklal Gazetesinde yazılar kaleme aldı.
Buradaki yazılarından ötürü Şenler’e birçok kez dava açıldı. Türk Kadınlar Birliği’nin şikayeti üzerine hakkında açılan davayla birlikte Şenler’in hayatında yeni bir süreç başladı.
Konferanslarıyla 1960-70’li yıllara damgasını vurdu
Şenler, başörtü konusunun eğitimli Müslüman kadının hayatına girmesine vesile olurken, gerek yazıları gerekse konferanslarıyla da 1960-70’li yıllara damgasını vurdu.
Anadolu’yu dolaşarak verdiği konferanslarla tartışmalar başlattı. Onu taklit eden genç kızların başlarını aynı şekilde örtmesi sonucu bu tartışmalar daha da alevlendi ve Şenler’in örtünmesi gibi başlarını bağlayan kadınların sayısı sürekli arttı.
Şenler’in yazıları da büyük ses getirmeye başladı ve bunun üzerine yayın hayatına 1960’da başlayan Bugün Gazetesi’nin yazar kadrosunda yer aldı.
Kadın gazetecilerin parmakla gösterildiği bir dönemde üstelik başörtülü bir kadın gazeteci olarak dikkatleri üzerine çekti.
Konferans, yazı hayatı derken Şenler, ağabeyiyle birlikte çıkardığı “Seher Vakti’nde” modern başörtüsü ve pardösü modelleri de çiziyordu. Bu modeller, Anadolu’da genç kızlar arasında çığ gibi yayıldı. Başını örten kızlar, üniversitelerde de bu şekilde okumak istedi.
O günün şartlarında yaptığımız çalışmalar, İslam’a yaraşır ideal çalışmalar değildi belki ama her yönden bilhassa manevi yönden kurak bir dönemdeydi memleket. Kadrolaşmanın hemen hemen imkansız olduğu, İslami uyanışın henüz kıpırdanış şeklinde olduğu bir dönemdi. Şule Yüksel Şenler
AFFI REDDETTİ
Papa’nın Türkiye’ye yaptığı gayri resmi ziyaret münasebetiyle, Yeni İstiklal Gazetesi’nde “Ağlayın Ey Müslüman Kardeşlerim Ağlayın” başlıklı yazısında o dönemin Cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay’a hakaret ettiği iddiası ile hakkında davalar açıldı. 1971’de cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanıp, 13 ay 10 gün hapis cezası aldı. Cezası iyi halden 9 ay 10 güne düşürülür. Bursa cezaevine konulur. 2 ay sonra Cumhurbaşkanı’nın özel affıyla hapisten çıkacağı kendisine söylenen Şenler, durumu nasıl karşıladığını şöyle anlatır:
“Sakın savcı bey, lütfen kendisine söyleyin. Affı onun olsun, sonra da gelsin o benden af dilesin. Ben buradaki cezamı dolduruyorum çıkmayacağım, dedim.”
Cezaevinden çıktıktan sonra Türkiye’nin dört bir yanına dolaşarak konferanslar vermeyi sürdürdü. Hür Söz, Yeni İstiklal, Babıalide Sabah gazetelerinde kadın sayfaları hazırladı. Bugün gazetesinde 1967-71’de köşe yazarlığı yaptı. Seher Vakti Dergisi’nin başyazarı oldu. 1980’den sonra Zaman ve Milli Gazete’de yazdı.
12 kitap yazdı. Kendi hayatını konu alan ve sonralarda dizisi de çekilen Huzur Sokağı kitabıyla, tüm zamanların en çok okunan yazarları arasında yer aldı.
VEFATI
Bu denli aktif bir yaşamdan sonra 15 yılı hastalıklarla mücadele ederek geçiren Şenler, 28 Ağustos 2019’da yaklaşık 8 aydır tedavi gördüğü Bağcılar Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Şule Yüksel Şenler’in hayatı, Demet Tezcan tarafından “Bir Çığır Öykü: Şule Yüksel Şenler” isimli kitap ile kaleme alındı.
“Şule Yüksel Şenler, bu toprağın bağrında çıkmış ve pek çok konuda ilkleri yaşamış, bir “örnek” isim. 60’lı yılların Türkiyesinde toplum, bir kadının başörtülü gazetecilik yaptığına, yurt çapında seri konferanslar verdiğine şahitlik ediyor, başörtülü kadının ilk mahkemesini ve ilk mahkumiyetini şaşkınlıkla izliyordu. Kâh hüzün ve acıyla, kâh sevinç ve coşkuyla Şule Yüksel şahsında satır satır bir çığır öyküsü yazılıyordu..” ÖNDER Genel Başkan Yardımcısı Demet Tezcan
Bir zamanların yılmaz Müslüman kadın mücahidesi. ALLAH rahmet etsin.
Başta kız kardeşim olmak üzere tanıdığım herkese örnek bir şahsiyet olarak ilk tavsiye ettiğim kadın Mücahidedir kendisi…