
Dedikodudan Uzak Kalmak Verimliliği Nasıl Artırır?
Üniversitede, işte geçen yorucu bir haftadan sonra ya da evde çocuklarınızla ilgilendikten sonra arkadaşlarınızla birlikte çay veya kahve içmekten daha iyi bir şey yoktur. İsterseniz pasta ve ekler yiyin, isterseniz burger ya da kebap yiyin, hiçbir şey arkadaşlarınızla birlikte kaygısızca arayı kapatmanın yerini alamaz. Maalesef ki, dedikodu veya fayda vermeyen gereksiz herhangi bir konuşma, anında bu sosyal buluşmaların bir parçası haline gelebiliyor. Bazen, gereksiz konuşmalar normal iş yeri muhabbetini oluşturabilir. Diliniz sürçebilir ve istemsizce konuşabilirsiniz. Ama diğer zamanlarda, bütün muhabbet bu konuşmalar etrafında dönüyor ve işte problem burada başlıyor. Bu makalede, size dedikodunun niye kötü bir alışkanlık olduğunu birkaç neden ile açıklayacağım ve sonrasında bundan kaçınmak için birkaç tane faydalı ipucu vereceğim.
İslam, bizim sosyalleşmemizi ya da sosyal hayatımızla ilgili konuşmamızı sınırlamıyor. İyi arkadaşlara sahip olmamız ve kardeşlik bağlarını güçlendirmemiz için teşvik ediliyoruz. Diğer inananları direkt olarak kötü bir biçimde etkileyecek davranışlar sergilememiz ise yasaklanmış. Ama dedikodu, birini çekiştirme, asılsız şeylerle itham etme, şeref ve haysiyetini kırma; sosyal buluşmalarımızda yaşanan şeyler. Dedikodu domino etkisi yaratıyor. Sadece bir yorum ile başlıyor, sonra ondan ona, ondan ona aktarılıyor. Biz daha ne olduğunu anlamadan, ilk başta söylenen şey tamamen değişmiş ve inananlar arasında gereksiz anlaşmazlıklara yol açmış oluyor. Her birimizin yerine getirmesi gereken bir sorumluluk var: Dilimizi dedikodudan ve birilerini çekiştirmekten uzak tutmak. Allah (svt) bizi, gıybetin kardeşinin etini yemek gibi olduğu konusunda uyarıyor.
Gereksiz Konuşmanın Etkileri
Dedikodu ve kötüleme, başka insanlar hakkında sınırı olmayan ve onur kırıcı konuşmalardır. Ki bu, başkaları hakkında yalanların yayılmasına, günahlarının açığa çıkmasına veya onlar hakkında kırıcı yargılarda bulunmamıza neden olabilir. İnsanların bu kötü uygulamaya başvurmalarında birçok neden var: Kıskançlık, can sıkıntısı, kızgınlık ve mutsuzluğun neticesi olarak veya üstün olma, dikkat toplama ve bir yere ait olma isteği.
Dedikodu, ister kişisel ister mesleki hayatınızda olsun, verimliliğinizi engeller çünkü başka yararlı işlerde kullanılabilecek zamanı tüketir. Dedikodu, kötüleme ve olumsuz konuşmalar sadece dilinizle işleyebileceğiniz büyük günahlardan değil, bunlar aynı zamanda iş yerindeki ve sosyal hayatınızdaki ilişkileriniz, ruh haliniz, zindeliğiniz üzerinde de psikolojik etkilere sahip. Bu zamanı, karakterimizi ve zekamızı geliştirmemize yardımcı olacak eğitici konuşmalarla ya da sessizce tefekkür ederek ve Allah’a (svt) ibadet ederek geçirmeliyiz. Dedikodu yaparak geçirdiğimiz zamanı, verimli bir şekilde dinlenerek bile geçirebiliriz!
Sosyal ve iş yeri ortamlarında, dedikodu ve kötüleme; düşmanlık ve güvensizlik üretmekten başka bir işe yaramıyor. Bu, aynı zamanda kendinizin ve karakterinizin güçlü bir yansıması çünkü kendinizi güvenilmez, kötü niyetli ve kendine güveni olmayan biri olarak resmediyorsunuz. Sürekli dedikodu yapmak, güçlü kişilerarası ilişkiler oluşturamadığınızın bir göstergesi. Bir konuşmayı sürdürebilmek ya da ortama uyum sağlayabilmek için bu tip şeylere başvurmanız gerekiyorsa, o zaman sahip olmaya çalıştığınız ilişki çoktan güçsüz bir temele sahip demektir. Dinleyicinizin ilgisini çekemiyorsanız ve onlarla bilgili, verimli, eğitici bir muhabbet kuramıyorsanız, o zaman maalesef, bir ilişki oluşturmaya çalıştığınız kişi büyük ihtimalle sizinle arkadaşlık kurmaya ve ilerletmeye değil aktardığınız haberleri ve dedikoduları öğrenmeye çalışıyordur. “Radyo vericisi” olmaktan kaçınmak için, sosyal ve çalışma ortamlarında ahlaki ve güzel erdemlere bağlı kalmalıyız.
Kişisel açıdan; dedikodu -konuşan da olsanız dinleyen de olsanız- içsel strese yol açar çünkü olumsuzluk insanı tüketir. Birilerinin arkasından konuşan kişiler kendi kızgınlıklarını, streslerini ve negatif hislerini kaçınılmaz olarak onları dinleyen insanlara aktarırlar çünkü kötü duygular kolayca diğer insanlar tarafından algılanır. İftira atmak ve birinin arkasından konuşmak insanların nadiren kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olur. Araştırmalar gösteriyor ki bu davranışlar huzursuzluk ve düşük öz güvene sebep oluyor.
Allah’ın (svt) bir şeyleri yasaklamasının arkasında her zaman bir hikmet var ve biz bunlardan birkaç tanesini yukarıda listeledik. Şimdi size gereksiz konuşmaları inşaAllah, hayatınızdan tamamen çıkarmanız için pratik öneriler sunacağım.
1. Kendinizin farkında olun
Dünyevi veya dini yönden, kişisel zayıflıklarınızı bilin ve onların üstünde çalışın. Kendi eksikliklerinizin farkında olmak, kendi içinizde tevazu bulmanıza imkan verecek ve kendinizi diğer insanlardan üstün görmenizi engelleyecek. Kendinizin farkında olmanın sonucu olarak, kendi güveninizi artırmak veya dikkat çekmek için başkaları hakkında dedikodu yapmaktan, bilinçli bir şekilde sakınacaksınız. Çünkü ilk olarak kendi içinizde geliştirmeniz gereken bir sürü şeyin olduğunu bileceksiniz. Dini zayıflıklarınızın üstünde çalışmak kendiniz için yapabileceğiniz en harika şey. Daha iyi bir Müslüman olmak için uğraşırken, kendinizi otomatik olarak kelimelerinizi sansürlerken ve söylediğiniz şeylere dikkat ederken bulacaksınız. Çünkü Allah’ın (svt) her şeyi duyduğunun ve gördüğünün farkında olacaksınız.
2. Kendinize yatırım yapın
Eğer bir kitap kurduysanız, okuyacak yeni kitaplar, yazarlar ve konular araştırın. Sporsever biri iseniz, yeni spor etkinliklerine ve diyet çeşitlerine bakın. İslami eğitimi seviyorsanız, yeni kitaplar okuyun, katılmanız gereken konferansların listesini yapın, seminerler ve online dersler araştırın. Kendi becerilerinizi, hobilerinizi ve maneviyatınızı artırdıkça, bu hayat tecrübelerinizi paylaşın ve yararlı bilgileri karşılıklı anlatarak arkadaşlarınızın da daha iyi hayatlar sürmelerine yardımcı olun. Kişisel deneyimlerinizin hikayelerini paylaşın: Kilo vermek, ailenizle özel bir geziye çıkmak, bir başvuru sürecini tamamlamak, hatta halka hitap eden bir konuşma yapmak gibi. Böyle deneyimlere sahip olmak size konuşacak bir sürü şey verecek ve diğer insanlara farklı durumlarda yardımcı olabilme imkanı sağlayacak.
3. Dünyevi meseler hakkında konuşabilirsiniz
Hepimizin bizleri yoran sosyal ve mesleki sorumlulukları var. Bir anne, ergenlikte olan çocuğuyla ilgilenirken ne kadar yorulduğundan bahsedebilir. Yeni anne olan kişiler, hamilelik ve doğum sonrası için tavsiyeler isteyebilir. Annelerimiz, geçen gün denedikleri ve misafirin beğendiği yemek tariflerinden konuşabilirler. Sosyal buluşmaların özünü oluşturmadığı sürece dünyevi meseleler hakkında kesinlikle konuşulabilir. Çünkü dünyevi meseleler, boşa vakit harcamaya ve gereksiz konuşmalara kolayca yol açabilir.
Birilerinin arkasından konuşmuyor, yalan söylemiyor veya dedikodu yapmıyor olabiliriz ama sosyal buluşmalarımız Allah’ı (svt) hatırlamaktan yoksun olmamalı. Birkaç dakikanızı; hayata geçirdiğiniz yeni bir sünnetten, öğrendiğiniz bir zikirden ve yaşadığınız manevi bir zorluktan bahsederek geçirmeniz, “El-Gafilin”den (Allah’ı (svt) hatırlamayı ve zikir yapmayı unutanlar) olmamanız için yeterli. Sözlü olarak ifade etmeseniz bile Allah’ın (svt) her zaman aklınızda ve kalbinizde olduğu gerçeği, sizi Allah’ı (svt) hatırlayanlardan biri yapacak ve gereksiz konuşmaların kötülüklerinden koruyacaktır.
4. Asr Suresi’ni hatırlatıcı olarak kullanın
Ne zaman dünya hayatımıza veya ruhsal ve dini refahımıza hiçbir şey katmayan şeyler için vaktimizi boşa harcamaya karar versek, Asr Suresi -çok kısa olmasına rağmen, üç ayetten oluşuyor- bizi titretmek için yeterli. Bu surenin tefsirini okuyan biri, zamanın değerinin ne kadar hafife alındığından başka bir şey düşünmemeli. Öyle ki, Allah (svt) zamanın önemini vurguladı ve bu surede zamanın üzerine yemin etti.
Surenin çevirisi şöyle: “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).” [Asr Suresi, 1-3. Ayetler]
Zaman, sadece Yaratıcı tarafından oluşturulmuş ve övülmüş bir nesne değil, aynı zamanda bizim üzerimizdeki bir yük. Zikir yapmak, dua etmek, namaz kılmak veya hacca gitmek için vaktimizin olmadığını ileri sürmek çok zor olacak. Buradaki kayıp başka hiçbir şeydeki gibi değil. Dünyanın kaybı olmasının yanısıra ahiretin de kaybı. Dünyadaki zamanınızı; geçiminizi helal yoldan sağlamak, ilim öğrenmek veya Allah’ı (svt) zikretmek için verimli ve etkili bir biçimde kullanmazsanız, o zaman kaybınız çok büyük olur ve telafisi de olmaz.
Yine de, Allah (svt) surenin sonunda bize, ziyanda olanlardan olmamamız için neler yapabileceğimizi hatırlatıyor: İman etmeli, salih ameller işlemeli, birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmeliyiz.
5. Diliniz, sizi cennete ulaştıracak bir araçtır
Erdemli olun, doğruyu konuşun, söylecek güzel bir şeyiniz yoksa sessizlik arkadaşınız olsun.
Peygamberimiz Muhammed (sav) dedi ki:
“Bana iki çenesi ile iki bacağı arasını koruma hususunda garanti verene, ben de cenneti garanti veririm.” [El-Buhari]
“Allah’a (svt) ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.” [Müslim]
Arkadaşlarınızı, kendi başarı hikayelerinizle ve problemlerinizle boğmamayı aklınızda tutun. Dünyevi meseleleriniz hakkında konuşursanız, kibire yol açmadığından emin olun. Buna ek olarak, arkadaşlarınızı ve ailenizi boğmamaya çalışmayı da unutmayın. Onların da kendi problemleri olabilir ve bazen konuşmamak daha iyidir.
Dedikodu yaparak veya birilerinin arkasından konuşarak biriktirdiğiniz her günah -kasıtlı veya kasıtsız- ancak üzdüğünüz kişi sizi affettiğinde silinecek. Allah’ın (svt) “Rahman’ın kulları” diye tanımladığı, zararlı konuşmaları vakar ile görmezden gelenlerden olmak için uğraşın.
a. Dedikodu yapan insanlara inanmayın
b. Dedikodusu yapılan insan hakkındaki fikrinizi değiştirmeyin
c. Daha fazlasını duymak istemeyin veya dedikodu devam etsin diye insanları teşvik etmeyin
d. Mümkünse konuyu değiştirin
e. Konuşulan insanın güzel özelliklerini belirtin
f. Konuşan kişiyi, olayları başka bir bakış açısıyla görmeye ve bilmediği konularda yorumlarda bulunmamaya davet edin
g. Konuyu değiştiremezseniz, insanları başka şeylerle meşgul edin. Yemeğin ne zaman geleceğini, işin veya okulun nasıl gittiğini, havanın nasıl olduğunu sorun. Ya da başka konulardan konuşun.
Allah (svt) beni ve sizleri doğru yola yöneltsin. Allah (svt) bizlere, doğru olmayan şeylere karşı ayakta durmamızı ve konuşmamızı sağlayacak cesareti ve gücü versin. Bize O’nu (svt) hatırlatacak ve salih ameller yapmamız için bizi destekleyecek güzel arkadaşlar versin.
Amin.
Yazar: A’laa Mazloum
Bu yazı Productivemuslim.com sitesinden alınarak “Genç Müslümanlar” ekibi tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.
“Dedikodudan Uzak Kalmak Verimliliği Nasıl Arttırır?” başlıklı yazınız beni etkiledi ve tespitleri çok yerinde buldum. Allah razı olsun. Ancak dedikodudan kaçınmak için verilen tavsiyelerden birinde “(Yaratıcı olun!) şeklinde bir ifade var. Bu beni rahatsız etti açıkçası. Yaratan yalnızca Rabbimizdir. Elhamdülillah. Bu ifadeyi değiştirirseniz çok mutlu olurum. Selametle kalın inşallah.
En sonda hasa “yaratici olun” seklindeki hitap cok yanlis bir kullanim, lutfen duzeltelim!