“Ramazanı İstediğim Gibi Değerlendiremiyorum”
Ramazan, mağfiret için, yeni başlangıçlar için, tekrardan yeni sayfalar açmak isteyenler için, her bir mümin için bir fırsat ayı. Rabbimizin gönüllere şifa olarak indirdiği mübarek Kuran’ımızın ayı. Aynı zamanda İslam tarihi açısından da birçok tarihi olayın gerçekleştiği ay. Cebrail (as)’ın Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem ile her akşam buluşup Kuran mukabelesi yaptığı ay. Çok büyük ecir kapısı olan bu ayın çok büyük bir kısmını geride bıraktık. Ve belki de geçen kısmı istediğimiz gibi geçmedi ya da biz Ramazan ayının öneminin farkına yeni yeni varıyoruz. Bu bizi umutsuzluğa sürükleyerek, gelecek günleri de düzgün değerlendiremememize sebep olmamalı.
Sehl İbni Sa’d’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem şöyle buyurmuştur:
“Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez.” (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan kaçınılması halinde, beş vakit namaz, iki cuma ve iki Ramazan, aralarında (işlenecek küçük) günahlara kefârettir.” (Müslim, Tahâret 16)
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:
“Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.” (Buhârî, Savm 5)
Başka bir hadiste ise Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem şöyle buyurmuştur:
“Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar.” (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)
Aynı zamanda biz yine başka bir hadisten biliyoruz ki; “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 28, Savm 6)
Her birimizin hayatta ayrı meşguliyetleri var. Bu meşguliyetlere ek olarak her birimiz iman yolculuğumuzda farklı noktalarda yer alıyoruz. Evet her Ramazan bize uzatılan eşsiz bir fırsat olabilir, ama aynı hayatta karşımıza çıkan diğer fırsatları her zaman olması gerektiği gibi değerlendiremediğimiz gibi, belki Ramazan fırsatını da istediğimiz gibi ya da layıkıyla takdir edip değerlendiremiyor olabiliriz. Ama Ramazan ayı öyle bir fırsat ki, her günü ayrı bir hazine. İlk günlerde bu hazinelerle ilgilenememiş olsak bile, ilerleyen günlerde, o günlerde de olmazsa son gününde bile mağfiret ve cennet kapısı sonuna kadar açık.
Önümüzde Ramazan ayını önemli kılan en büyük hususlardan biri olan, bin aydan daha hayırlı olduğu rabbimizin ayeti ile kanıtlanmış, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek geçirenin geçmiş günahlarının bağışlanacağı Kadir gecesi var. Her ne kadar bu konuda belli günlere odaklanılsa da, bu gecenin kesin olarak hangi günde olduğunu bilmemekteyiz ve Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem Kadir gecesinin son on günde olduğunu bizlere haber veriyor. Bu sebeple bu on günün her bir gününü ayrı bir fırsat olarak düşünmeliyiz. Bu 10 günde neler yapabiliriz?
Kuran’sız bir gün bile geçmesin!
Bugüne kadar Kuran’la ilgilen(e)memiş olabiliriz. Son 10 günde bu eksiğimiz üzerinde çalışabiliriz. Hatim yapamasak da, bir sayfa bile olsa düzenli bir Kuran okuması günlerimizi bereketlendirecek, rabbimiz ile olan bağımızı kuvvetlendirecektir. Önemli olan her gün bir dakikalığına bile olsa Kuran’ımızı açmış olmak.
Tefekkür, tek başına bir ibadet
Kuran’ımızın indiği günden bu yana sayısını bilemediğimiz milyonlarca insanın hayatı değişti, sadece rabbimizin kitabı ile kıtalar değişti, medeniyetler kuruldu, yeni kültürler oluştu, tarihin baştan yazıldığı anlar oldu. Neredeyse 15 asırdır dünyada bu kadar büyük etki oluşturmuş olan kitabımız bizim hayatımızda ne kadar etkiye sahip? Ya da biz kitabımızın bizde çok büyük değişimlere vesile olabileceğine inanıyor muyuz? Rabbimiz onlarca ayetinde bizi düşünmeye, akletmeye çağırıyor. Bu son 10 günde kendi hayatımız üzerine tefekkürümüzü arttırabiliriz. Ben ne yapıyorum? Hayattan ne bekliyorum? Eksikliklerim ve düzeltmem gereken hususlar neler? Devam ettirmem gereken faydalı alışkanlıklarım neler? Kuran’la ilişkim nasıl? Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem’in hayatı ve sahabeler ile aram nasıl? Bu tefekkür sonrasında rabbimizin de izniyle kendimiz için yeni adımlar atabiliriz.
İtikaf
Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem Ramazan ayının son 10 gününü her şeyden uzak bir şekilde ibadetle geçirmiştir. Bu ibadet sürecine de itikaf deniyor. 1 yılı geçkin süredir bir pandemi sürecindeyiz. Bu süreç sebebiyle teravilerimizden, müslüman kardeşlerimizle yaptığımız toplu iftarlardan, camilerimizden, bayram sevincinden mahrum kaldığımız gibi itikaf gibi bir ibadetten mahrum kaldık.
İçinde bulunduğumuz çağın insanı olarak en büyük sorunlarımızdan biri de kendimizle, rabbimizle başbaşa kalamıyor oluşumuz. Sosyal medya ile her an aktif, iletişim halinde ve ‘online’ durumdayız. 5 dakikalığına bakmak istediğimiz telefonumuz saatlerimizi alabiliyor ve biz farkında bile olmuyoruz. Bu saatler içerisinde haram bir şeyle karşılaşmasak bile – ki bu çok zor bir ihtimal – saatlerimiz bize faydası olmayan işlerle meşgul olmakla geçiyor. Düşünmemiz gereken şeyler üzerinde düşünemiyoruz. Saniyelik aralıklarla kaydırdığımız ekranlar sebebiyle gün geçtikçe bir şeye odaklanma süremiz azalıyor. Artık çok daha zor odaklanan, çok daha zor bir şeyler düşünebilen insanlar haline geliyoruz.
Camide itikafa giremesek de evlerimizde bu ruhu yaşayabiliriz. 10 gün olmasa bile gücümüz ne kadarına yetiyorsa sosyal medya başta olmak üzere dünyayla ilgili faydasız her şeyden uzakta kaldığımız, rabbimizle hasbihal halinde olduğumuz bir itikaf iman yolculuğumuzda çok güzel adımlar atmamıza, manevi olarak yenilenmemize vesile olacaktır.
Çok meşgul olmak, modern dünyada insanın kendinden kaçma, ölümden ve hayattan saklanma stratejilerinden bir tanesi. Kendi ölümlülüğümüzle yüzleşmekten kaçıyoruz. Modern insanın en temel vasıflarından bir tanesi ölüme doğrudan bakamayışı. Cetlerimiz ölüm duygusuyla beraber yaşayan insanlardı, mezarlıklarımız, hazirelerimiz, şehrin ortasındaydı. Çok garip bir şey değildi ölümden bahsetmek, ölümle haşır neşir olmak. Daha yakın zamana kadar, kefen bezini hazırlayan bir iki nesil önceki insanların arasında büyüyorduk bizler. Kefen bezini bir tarafa hazır eden insan ölüm duygusuyla barışıktır. Şimdi o hız sarhoşluğu içinde kendi kırılganlığımızla ve incinebilirliğimizle karşılaşacağımız her mahalden kaçmaya gayret ediyoruz. “Sabırsızlık öfkeyle aynı mahallede oturur” denir. Sabırsızlık biraz da buradan, kendimizden kaçma isteğimizden, kendimizi sürekli bir afyonla uyuşturma isteğimizden neşet ediyor. Peki ne yapacağız? Bu dijital çağda yapmamız gereken şeylerden bir tanesi kendimizi zaman zaman fişten çekmeyi başarmak. Nasıl ki bedenlerimize perhiz uyguluyorsak, dijital bir perhiz de uygulayabiliriz. Ara sıra online alemde hep hâzır ve nâzır hale getirmekten uzaklaştığımız, kendi içimize dönüp hesaplaştığımız dönemlere geçebiliriz. Bir tür elektronik itikaf yapabiliriz. Ramazan ayının son on günü dünyaya kapanarak, mâsivâdan uzak, Allah’la baş başa hasbıhal etmek için tesis edilmiş itikaf diye bir ibadetimiz var. – Kemal Sayar
Kadir Gecesi Duasını Unutma!
Ayşe (r.anha) buyuruyor ki, – Ey Allah’ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum. O da “Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et” buyurdu. (Tirmizî, Daavât 84.)
Bu günlerde bu duanın hem Arapçasını hem de Türkçesini öğrenelim, aklımıza geldikçe namazlarımızdan sonra ya da gün içerisinde edelim.
Heybemize bir şeyler katmadan bu ay bitmesin!
Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem’den ve rabbimizin ayetlerinden onlarca müjde barındıran bu aydan ne kadar küçük gözüken kazançlarla çıkarsak yararımıza olacaktır. Şeytanın en büyük oyunlarından biri, bize büyük düşündüğümüzü zannettirerek küçük ama ecri büyük işlerden, küçük ama ileride daha büyük amellere vesile olacak işlerden alıkoymasıdır. Başlı başına mücadele olan hayat yolculuğunda, her birimizin ayrı bir meşguliyeti var. Bu meşguliyetler arasında uzun ezberler, okumalar, dinlemeler yapmak zor olabilir. Ama günlük sadece 5-10 dakikamızı ayırarak bir dua, bir ayet, belki bir sure ezberleyebiliriz. Kuran’dan duaları hazırladığımız tasarımlara https://gencmuslumanlar.com/kurandan-dualar-30-tasarim-indir/ yazımızdan ulaşabilir, buradan dualar ezberleyebilirsiniz. Sabah akşam zikirlerinden bilmediklerimiz varsa onlardan da ezber yapabiliriz. https://gencmuslumanlar.com/hadislerle-sabah-ve-aksam-zikirleri/ Namazlarımızda eğer aksaklıklar varsa onların üzerinde yoğunlaşalım. Her günü ayrı ecir kapısı olan bu ay, heybemize bir şeyler katmadan bitmesin.
Unutmayalım ki geçen yıl Ramazan ayına ulaşan nice insan bu aya ulaşamadı. Ramazan ayından belki bir gün öncesinde Ramazan planları yapan birçok insan bu aya erişemeden ahirete göçtü. Seneye bu fırsata kavuşacak mıyız, kavuşacaksak da salih amellere muktedir olabilecek durumda olabilecek miyiz bilmiyoruz…
Allah razı olsun sizlerden kardeşler çok güzel hatırlatmaydı…
Allah razı olsun derdimize derman bir paylaşım oldu
Hamd olsun, islama böyle güzel hizmet edenlere.Rabbim sayılarınızı arttırsın.
Allah sonsuz razı olsun sizlerden dua ile
Allah razı olsun tam Ramazan ayını güzel değerlendiremedim die umutsuzluğa kapiljrken bana çok iyi geldi