
Ruh sağlığı insanın hayatla, kendisiyle, ailesiyle ve tüm çevresiyle ilişkisini etkileyen, önemli bir faktördür. İnsan ruhen sağlıklı ise, bedeni ya da fiziksel olarak karşılaştığı birçok engele rağmen mücadele etmeye devam edebilir, motive olabilir. Fakat ruh sağlığı yerinde olmayan, psikolojik olarak yenilmiş hisseden bir insan herhangi bedeni ya da farklı engelle karşılaşmamış olsa bile, hayata etkin katılma konusunda zorlanabilir.
Dr. Mecdi el-Hilali “Ruhun Dönüşü İmanın Uyanışı” adlı kitabında ruh sağlığının önemine değinerek, psikolojinin imana ve imani mücadeleye etkisini anlatıyor. Üşengeçlik, erteleme, bahane, dünyayı hayatın merkezine koyma problemlerine çözümler sunuyor. Kişisel olarak karşılaştığımız engellerle birlikte ümmet olarak farklı konulardaki sorunlarımıza ve sebeplerine değiniyor ve diyor ki: “Psikolojik yenilgi, ümmetleri ve bireyleri yıkan en ağır yenilgidir.”
“Ruhun kayboluşu ve psikolojik yenilgi, bireyin ve ümmetin başına gelebilecek en şiddetli hastalıklardandır. Özellikle ümmetin kalbi atıyorsa, buna karşı koymak, engel oluşturmak ve ”Ruhun Dönüşü” hedefini, öncelikler basamağının en üstüne koymak zorunlu görevimizdir. Dünya döndükçe, rabbimizin müminleri hakim kılma ve nurunu alemlere hakim kılma konusundaki vaadi varlığını korumaktadır. O’nun yardımı, yardımı hak ettiğini düşünen kimseye yakındır. Şüphesiz gece ile gündüz birbirini izledikçe, ümmetin düştüğü yerden ayağa kalkması konusundaki ümit var olacaktır. Kesinlikle bilinmektedir ki, bu ümit, gözle görülen bir gerçek olması için kararlı ve iman sahibi kimselere ihtiyaç duyacaktır. Yardım geciktiğinde, nefsini kınamamız; kaza ve kaderle mazeret bulmamamız gerekir. Aksine, bu yardımı hak edinceye kadar eksik olduğumuz konuları tamamlamak için çalışmamız gerekir.”
Davetçilerin psikolojik olarak yenilgi içerisinde olmasının yol açacağı sorunlara değiniyor:
“Ümmetimizi sürükleyen ağır maddi ideolojilerin olumsuz etkisini, bu ideolojilerin birçok kimsenin üzerinde bıraktığı etkileri ve bazı kavramları değiştirmesini göz önüne almamak mümkün değildir. Toplumun bireyleri yanında, dünyevi arzular tavan yaptı. Davetçiler, toplumla yakın bir ilişki içinde olduğunda, onların güçlü bir imana sahip olmadıkları görüldü. Şüphesiz bu akımın etkileri onları vuracak, onların dünyaya ve dünyanın geçici değerlerine olan eğilimlerini arttıracaktır. Böylece ruh zayıflayacak, kararlı tutumlar korkuya esir olacaktır.
İçlerinden herhangi birinin endişesi, kendisi ve çocukları için rahat bir yaşam tarzını elde etmek olacaktır. Bu da onun davet çevresine olumsuz yansıyacaktır. Ardından onun çabası, rutin bir çabaya dönüşecek, davet işlerini yerine getirmekten kaçtığını göreceksin. Herhangi bir amelde bulunduğunda, onun ruhsuz bir şekilde hareket ettiğini göreceksin. Konuştuğunda, sözleri tekrar olacak, samimi heyecanı kaybedecektir. Bunun sonucunda, onun sözlerinde ya da hareketlerinde olumlu herhangi bir etki göremeyeceksin.”

Ruhun Dönüşü İmanın Uyanışı
Dr Mecdi el-Hilali
Yayınevi: Beka
Sayfa Sayısı: 111