Kehf Suresi’nden Öğreneceğimiz 4 Kıssa 4 Ders
Kur’an-ı Kerim’deki her bir ayet, hayret vericidir ve Kur’an-ı Kerim’deki bu ayetleri öğrenmek, her bir kelimenin herhangi bir kimse tarafından yazılmış herhangi bir kitapta ya da yeryüzünde bulunmayan birer inci olduğunu gözler önüne serer. Bu nedenle, Kur’an-ı Kerim’deki her bir ayet, Müslümanların kalplerinde derin bir saygı oluşturur.
Bu bağlamda, Kur’an-ı Kerim’in çeşitli sureler içerdikleri önemli bilgiler sebebiyle çeşitli yararları ile anılırlar. Aynı şekilde Kehf Suresi de birçok ders verdiğinden Müslümanlar için özel bir yere sahiptir. Bu Sure de her Müslüman’ın öğrenmesi gereken dört farklı ders veren dört kıssa içeriyor.
Kıssa 1:
Surede bahsedilen ilk hikaye mağaradaki insanların hikayesidir. Onlar, inançsız bir toplumda yaşayan iman edenlerdi. Onlar imanlarından dolayı tehditler almaya başladıkları zaman, şehri terk ettiler ve Allah’ın rızası ve imanlarını kaybetmemek için bir mağaraya gittiler. Böylece, Yüce Allah azze ve celle onların üzerlerine bir uyku ihsan etti ve onlar uyandıkları zaman yaşadıkları yerdekileri mümin olarak buldular. Yani bu hikaye gösteriyor ki, bir insan Yüce Allah azze ve celleye imanını korumak için çabalarsa, Allah azze ve celle de onların zorluklarını kolaylaştırır, yardım eder ve kurtarır.
Ders: Bu kıssadan öğrenilecek ders, Yüce Allah azze ve celle, insanların imanını dener. Allah azze ve celle insanların imanını denediği zaman, eğer inanan imanında kararlı ise, Allah azze ve celle de kavrayabileceklerinin ötesinde yardım eder. Dahası, bu kıssa şu dersi de veriyor ki, Müslüman her zaman salih insanlarla beraber olmalıdır. Mağaradakilerin hepsi salih insanlardı. Onların beraber olması, Yüce Allah azze ve cellenin rahmetinin ve yardımının ulaşmasındaki faktörlerden biriydi. Yani, bir Müslüman, yaşadığı imtihanlarda imanında kararlı olmalı ve Kur’an-ı Kerim’de bahsedildiği gibi salih insanlarla beraber olmalı:
Sabah-akşam O’nun rızasını (ve cemalini müşahede etmeyi) dileyerek, Rablerine yalvaranlarla beraber nefsini sabırlı tut; dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan (o yalvaranlardan) ayırma; ve (isyanları sebebiyle) kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin arzusuna uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itâat etme! Kehf 28
Kıssa 2:
Suredeki ikinci kıssa ise hürmet gösterilen ve varlıklı iki bahçesi olan bir adamdan bahsediyor. Bununla birlikte onun zenginliği onun yolunu da belirlemiş ve imanında şüphe duymaya başlamış. Sonuç olarak da Allah azze ve celle dünyadaki başarıdan ve lütuftan mahrum etti ve o bunların dünyalık şeyler olduğunu fark ettiğinde ise onun için çok geçti.
Ders: Bu kıssadan bir Müslüman iki ders çıkarabilir. İlk olarak tüm zenginlik, Allah azze ve celleden bize birer imtihandır. Ayrıca, bu zenginlik Onun hibesindedir, O kulları kendisine şükredecek mi yoksa etmeyecek mi diye dener. İkinci olarak, bir Müslüman şu dersi de almalı ki, bu dünyadaki her şey, geçici ve kısa sürelidir. Eğer ki buna da insanlar sahiplerse, Allah azze ve celleye şükretmeliler ve onu en doğru yolda, bundan razı olarak, olmayanlara infak etmeliler. Kur’an-ı Kerim’de, Allah azze ve celle dünyalık malların hükmünü şu şekilde bizlere iletmiştir:
(Habibim, ya Muhammed!) Onlara dünya hayatına (dair) şöyle misal de getir: (Dünyanın hali) gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkileri (yetişip) birbirine karışır; fakat sonunda rüzgarların kendisini savuracağı bir çöp haline gelir. Çünkü Allah, her şeye gücü yetendir. Kehf 45
Kıssa 3:
Kehf Suresi’nde üçüncü kıssa ise Hz. Musa aleyhisseladan ve Hz. Hızır aleyhisselamdan bahsediyor. Hz. Musa aleyhisselam bu dünyadaki hiç kimsenin kendisinden daha bilgili olduğunu düşünmüyordu, sonra Allah azze ve celle, Onu(aleyhisselam) kıssa boyunca kendisinden daha bilgili olduğunu ispatlayan Hz. Hızır aleyhisselam ile tanıştırdı.
Ders: Bu kıssadan alınacak ders ise, bilgi kendisiyle gururlandırmamalı, tersine ilim sahibi olmak tevazuyu öğretmeli ve herkes bilmeli ki her zaman kişinin kendisinden daha iyi anlayan ve daha çok bilen birileri vardır.
Kıssa 4:
Allah azze ve cellenin Kur’an-ı Kerim’deki bu özel Sure’de bahsettiği dördüncü kıssa, gittiği yerdeki ihtiyacı olan insanlara yardımcı olmak için bütün dünyayı dolaşan büyük kral Zul Karneyn’in kıssası. O, insanları Yecüc ve Mecüc’e karşı rahatlamasına vesile olan biriydi.
Ders: Bu kıssadan öğrenilecek ders, güç de Allah azze ve celleden verilir ve bu gücü vererek de Allah azze ve celle kulunu imtihan eder. Yani, diğerlerine nazaran daha fazla güce sahip olanlar, bu güçlerini iyilikte, diğer insanların hayatlarını kolaylaştırmada ve şeytanla gerçek mücadelede kullanmalılar.
Sonuç:
Kehf Suresi, Kur’an-ı Kerim’deki ünlü surelerdendir. Bununla beraber okunmasıyla özel yararları olur. Bir Müslümana içeriğinin anlaşılmasıyla da ekstra dersler vererek yardım eder, kişinin hayatını şekillendirmesinde, yoluna yön vermesinde yardımcı olur.
Not: Cuma günleri Kehf suresini okuduğumuzda Türkçe anlamını da okumayı unutmayalım.
Kaynak: Quran Reading
Tercüme: GencMuslumanlar.com
Selamun aleyküm, kaynak olarak “Quran Reading” şeklinde belirtmişsiniz. Belli bir websitesi vs. var mı? Tam olarak belirtebilirseniz sevinirim… Allah’a emanet olunuz.
Ve aleykum selam.
http://www.quranreading.com/blog/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Yukarıdaki yazıda “Suredeki ikinci kıssa ise hürmet gösterilen ve varlıklı iki bahçesi olan bir adamdan bahsediyor.” denmiş. Yalnız, bildiğim kadarıyla “iki bahçesi olan bir kişi” değil de “birer bahçesi olan iki kişi” olması lazım. Yanlışsam özür diliyor, doğruysam düzeltilmesini rica ediyorum.
Selam ve dua ile…