Gazeteci Lauren Booth’un Etkileyici Hidayet Öyküsü
Kuran’la Hidayet Buldum serisinin bu haftaki bölümünde, Filistin halkının misafirperverliğiyle Müslüman olmaya karar veren Gazeteci Lauren Booth’un etkileyici hidayet öyküsü yer alıyor.
Belgesel hakkında: Fahd al Kandari’nin 2014 yılında başlayıp seri olarak sunumunu yaptığı Kuran’la Hidayet Buldum serisi tanınmış bir çok kişinin hidayet öykülerini konu ediniyor. Seride daha önce gayrimüslim olan insanlar, Kuran ile nasıl tanıştıklarını ve bu tanışma sonrasında İslam’ı nasıl seçtiklerini bizlere anlatıyor.
Lauren Booth’un Kuran ile hidayet buluşundan bir kesit:
Filistinli ailenin kapılarını çaldım ve bir anne kapıyı bana şu şekilde açtı. “Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuh, Buyur!” Kadın nurla doluydu. Işık saçıyordu ve gözleri de ışıl ışıldır. Yüzü pırıl pırıl parlıyordu. O bana kapıyı açtı ve sanki Tac Mahal sarayındaymışım gibi beni karşıladı. Orası, dünyadaki en güzel yerlerden biriymişçesine! Onun evine girdiğimde ne buldum biliyor musun, Şeyh? Hiçbir şey! Tıpki bunun gibi bir oda ama bomboş! Yalnızca duvar, zemin ve tavan… Ve bir kilim, üzerinde ise on kişilik bir iftar sofrası var… Peki, iftarda ne vardı? Plastik bir kapta humus (Ortadoğu’da nohuttan yapılan bir meze)… Diğer plastik kapta bir ekmek… Diğerinde ise salata.
Sonra onlarla oturdum. Ve yemek yemeyi “hayır istemiyorum” diyerek reddettim. Vallahi yememek için her şeyi denedim. Şeyh, yememek için her çabaladığımda kadın bana daha çoğunu uzatıyordu! Ve “Sen bizim misafirimizsin” diyerek bana daha da fazla verdi! Reddetmemi istemiyordu. Ben de yedim. Ama çok sinirlendim. İslam’a çok kızdım! Kitap (Kuran)’a çok kızdım. Otuz gün boyunca insanlardan aç kalmalarını isteyen bu Kitap’a çok kızdım… Kızdım, elinde kirli sudan başka bir şey olmayan bu yoksul kadından Kuran, ne diye su içmemesini istiyordu?
Bu yüzden kadına sordum: “Neden Ramazanda oruç tutuyorsun? Niçin? Sebebi ne?” Bana dedi ki: “Yoksulların halini anlamak için Ramazanda oruç tutuyorum.” Allahu ekber! Bu dünyada sıkıntıdan başka bir şey bilmeyen bu kadın… Hiçbir şey! Belki de hayatta hiçbir şeye sahip değildi. Ama o, başka kişilerin halinden anlayıp bundan ders çıkarmak için kalbini eğitiyordu! Bu neydi böyle? Sıkıntıdan başka bir şey bilmeyen bu kadın, boş midesi için Allah’a şükretmek istiyordu. Yani o açlığa mı şükrediyordu? Bu neydi böyle! Ve Şeyh, o anda düşündüm ki… Eğer bu “İslam” ise ben Müslüman olmak istiyorum.