نُرِيحُ هُنا يا أَمِيرُ الْمُؤمِنين؟
Burada dinlenelim mi Müminlerin Emiri?
ما الَّذي أَبْكاكَ يا أَمِيرُ الْمُؤمِنين؟
Seni ağlatan nedir Müminlerin Emiri?
Ömer bin Hattab:
الشُكْرُ لله عَلى الْنِعْمَةِ, والْخَشْيَة مِنْ الْفِتْنَةِ
Verdiği nimetler için Allah’a şükrederim ve fitne çıkmasından korkarım
لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ الْعَليُّ الْعَظِيمِ المُعطي ما شاء لِمَنْ شاء
Kendisinden başka ilah olmayan yüce Allah dilediğine dilediğini verir
لَقَدْ رَأَيْتُني وإبِلِ الْخَطَّابِ في هَذا الْوادي
Kendimi ve Hattab’ın develerini bu vadide görebiliyorum
وكانَ فَظًا غَليظًا
Katı yürekli kaba bir adamdı
يُتْعِبُني إذا عَمَّلَت
Yoruluncaya kadar beni çalıştırırdı
ويَضربُني إذا قَصّرت
Bir kusur etsem beni döverdi
والآن أَمْسيتُ لَيْسَ بَيْني وبَيْنَ اللهَ أَحَد
Şimdi Allah ile aramızda kimse yok
——————
ألا نَسْقِي مِنْ مائكُم أَيُّها الْفَتى؟
Ey genç! Suyunuzdan hayvanlarımızı sulayabilir miyiz?
Ömer bin Hattab:
مِنْ الْقَوْمِ؟
Hangi kavimdensiniz?
Adam:
ناس مِنْ خُزاعة
Huzaa’danız
Ömer bin Hattab:
فإنْ أبَيْت!
Ya reddedersem
Adam:
عُدْنَا راشِدين، واِلْتَمَسْنَا حاجَتَنا عِنْد رَجُل كريم
Saygıyla geri döner hacetimizi görecek cömert bir adama gideriz
Ömer bin Hattab:
الرَّجُلُ الْكَريمْ يُعْطِي على الرِّفْقِ ما لا يُعْطِي على الشِّدة
Cömert adam zorla vermediğini nezaketle verir
إذا أَصْدَرْنَا إبِلَنا فأوردوا إبِلَكُمْ حبًا وكَرامَة
Develerimizi çektiğimiz zaman develerinizi rahatlıkla getirebilirsiniz.
————
Teyzesi:
عُمَر
Ömer
Ömer bin Hattab:
هَذا حَطَبُكِ يا خالة أُدْخِلُهُ لَكِ؟
Bunlar odunların teyze senin için içeri getireyim mi?
Teyzesi:
دَعْهُ مَكانَهُ الآن، أ لا تَدْخُلُ فأَطْعَمُك
Şimdi olduğu yerde bırak, içeri girip yemek yemez misin?
Ömer bin Hattab:
لا آكُلُ حَتّى أُفْرِغَ مِنْ حِمْلِ هَذِهِ إِلَى خالاتي الأُخْرَيات
Yüklerimi diğer teyzelerime verene kadar yiyemem.
وَأَخْشى أَنْ أَتَأَخَّرَ عَلى إِبِلِ الخَطّاب فَيَغْضَبُ
Hattab’ın develerine geç kalmaktan korkarım, sinirlenir yoksa.
Teyzesi:
إِنْ شِئْتَ كَلَّمْنَاهُ أَنْ يُخَفِّفُ عَنْكَ بَعْضَ عَمَلِك
İstersen onunla konuşalım da senden bazı yükünü hafifletsin.
Ömer bin Hattab:
لا أَرْجُو خِفَّةَ الحِمْلِ وَلَكِنْ قُوَّةَ الظَّهْرِ يا خالة
Ben yükün hafiflemesini değil sırtımın kuvvetlenmesini istiyorum teyze.
Teyzesi:
أَمّا هَذا فَقَدْ أُعْطِيتَهُ زادَك اللهُ قُوَّةَ يا اِبْنِ حَنْتَمة
Sen zaten güçlüsün, Allah gücüne güç katsın Hanteme’nin oğlu.