Mutluluk, Eğlence ve Haz – Nouman Ali Khan

Yaklaşık yarım saat süren konferansında Nouman Ali Khan Hadid Suresi’nin 20. ayetinden bahsediyor.

“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ‘(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ‘çoğalma-tutkusu’dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.”
(Hadid, 20)

Dersten bir kesit:

Bir ev alırlar ve eve gelen herkese evi baştan aşağı gezdirirler. Onlara kalorifer dairesini bile gösterirler, burası banyomuz, burası ikinci banyomuz, burası üçüncü banyomuz… Kimse sizin banyonuzu görmek istemiyor,
ancak şeylerse… Neyse. Kimse banyonuzu görmek istemiyor, ama siz yine de tam bir tur düzenliyorsunuz evin içinde, çünkü yeni bir ev ve çok heyecanlısınız, iki yıl geçiyor, üç yıl geçiyor, biri sizi yeni aldığı eve davet ediyor sizden daha iyi bir muhitteler, daha büyük bir ev, daha yeni, banyoları da daha güzel hem, ne oluyor peki bu durumda? Vay başımıza gelenler… Eviniz birden sarardı gözünüzde… Ne dediğimi anladınız mı?

Oyuncak sarardı, araba sarardı, bazı insanların evlilikleri sarardı, evliliğinizin ilk günü, eşinizi görmek hususunda ne kadar heyecanlıydınız? Sen söyleme, o şimdi flashbackler yaşıyor, sıkıntı yok on yıl geçiyor, yine eve geliyorsun, eşini, ilk defa işe gittikten sonra evde görmek nasıl bir duyguydu on yıl sonra yine eve geldin, sen ona baktın ve o sana baktı ve gerçekten her şey aynı ilk günkü gibi, öyle mi? Hayır öyle değil, hahaha… Bir şeyler sararıyor, bu hikayeyi sık sık anlatırım, yolda eşinizle beraber yürüyorsunuz, evliliğinizin ilk haftası, onunla beraber yürüyorsunuz ve takılıp düşüyor, yepyeni bir eş, düşüyor.

Ne yaparsınız? Of of, iyi misin, bir şey var mı canım, sana kötü bir şey olmasını düşünemem bile. Sonrasında on yıl geçer ve yine aynı caddede yürüyorsunuz, ve yine takılıp düşüyor ve siz aynen yürümeye devam ediyorsunuz Siz yürümeye devam ediyorsunuz ve geriye bakıp “Ayağa kalk be kadın, toplum içine de mi çıkamayacağız seninle” “Problemin ne senin?” diyorsunuz Neyse evlilikler de sararabiliyor.

Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. (Hadid, 20)

“İnsanlar mutluluğu bulduğunu sanıyor, ama bulamıyorlar…”

Allah (azze ve celle) çok şiddetle istediğimiz şeylerin, biz ilgimizi kaybettiğimizde nasıl değersizleşeceğinden bahsediyor ve ayetin kapanış kısmında:  “ۖ وَفِى ٱلْءَاخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضْوَٰنٌ” Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır.  En sonunda ya sonsuz, ağır bir ceza… Bu bizim alışamayacağımız tek şey, cehennemin azabı hiç kimsenin alışabileceği bir şey değil. Bu dünyanın arzuları, hatta bu dünyanın acıları bile alışılabilir, ama o arzu ve acıya alışılmaz ve sonrasında diyor ki, “وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ ٱللَّهِ”, “ve Allah’tan bir bağışlanma”, yani bunun kalıcılığı manasında ve sonunda “وَرِضْوَٰنٌ” ekliyor Ve i’cazıyla şöyle demedi: “وَرِضْوَٰنٌ مِّنَ ٱللَّهِ” böyle demedi sadece “وَرِضْوَٰنٌ” dedi yani bu haliyle muhteşem bir hoşnutluk olacak, sonunda tatmin olacaksınız, bir sonraki şeyi aramayacaksınız. Bu dünyada, Superman olsun Ironman olsun, hangi filmi izlerseniz izleyin, ondan çıkıp yenisini bekleyeceksiniz, yani tatminsiz çıkacaksınız.

Ama ahirette… “وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضْوَٰنٌ” hoşnutlukta olacaksınız, huzurlu olacaksınız, sonunda cennette huzurlu olacağız. Burada huzurlu olamıyoruz çünkü, hep bir sonraki büyük şey için bekliyoruz, ta ki toprak karınlarımızı doldurana kadar, ta ki o olana kadar, işte Allah buyuruyor: “وَمَا ٱلْحَيَوٰةُ ٱلدُّنْيَآ إِلَّا مَتَٰعُ ٱلْغُرُورِ” bir ayet, sadece Hadid Suresi’nin bir ayeti, dünyalık hayatı nedir? Hiç bir şeydir, sadece insanları kandıran bir şeydir. İnsanlar mutluluğu bulduğunu sanıyor, ama bulamıyorlar, insanlar yeni ve büyük evlerini seveceklerini sanıyorlar ama, 90 yaşlarına geldiklerinde ve çocukları yanlarından taşındıklarında o ev onlar için azaba dönüşüyor, artık onlar için bir haz yok orada, ve gençler oraya gidip diyorlar ki keşke burada yaşayabilseydim, ve o evdeki yaşlılar da diyor ki, keşke buradan kurtulabilsem, burada yaşamak istemiyorum. Subhanallah.

Allah (azze ve celle) gerçek mutluluğun ne olduğunu anlamamıza yardım etsin, gerçekten ne manaya geldiğini anlamamıza, ve bunu ona sağlam bir imanla bağlıyken hayatımıza tatbik etmeyi nasip etsin. Ve Allah’tan doğru beklentiler içinde olmayı nasip etsin. Allah hepimize bereket versin.